Yasa dışı bahis çeteleri, günümüzde artan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çeteler, masum vatandaşları kandırarak para aklama faaliyetlerine dahil etmektedir. Sıklıkla kullanılan bir yöntem, “Hesabımda sorun var, seninkini kullanabilir miyim?” şeklinde bir söylemle, insanların hesaplarına para göndermelerini sağlamaktır. Bunun sonucunda, birçok kişi farkında olmadan bu suçları işlemekle suçlanmakta ve uzun, yıpratıcı hukuki süreçlerle karşılaşmaktadır. Avukat Buket Nurşah Tekışık, Yargıtay’ın bu konudaki önemli kararlarından birini ele alarak, mağdurların nasıl korunabileceği hususunu vurgulamaktadır.
Yasadışı bahis oynatma suçu yalnızca bu suçu işleyen kişilerle sınırlı kalmamaktadır. Bu eylemlerin gerçekleşebilmesi için çoğu zaman çevredeki insanların hesapları kullanılmaktadır. Bahis çeteleri, kazanılan parayı aklamak amacıyla çeşitli dolandırıcılık yöntemleriyle masum insanları kullanmaktadırlar. Örneğin, birisi başka bir kişinin hesap kartını kullanarak para gönderimini sağlamak için çeşitli bahaneler öne sürmektedir. Bu durumda, kişi bazen teklifler karşılığında, bazen de tehditlerle ikna edilmekte ve suç zincirinin bir parçası hâline gelmektedir. Ancak Avukat Tekışık, bu tür durumların hukuki boyutunun dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini belirtmektedir.
Buna göre, hesap kullanımına izin veren kişilerin yargılanabilmesi için, bu kişilerin hesaba gelen paradan pay alıp almadıkları konusunda somut delillerin olması gerekmektedir. Tekışık, bu durumun yalnızca yasadışı bahis olayları için değil, başka dolandırıcılıklar için de geçerli olduğunu ifade etmektedir. Yargıtay kararlarında, sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bununla birlikte, herhangi bir mahkûmiyet kararı verilebilmesi için, sanıkların suç işlediği konusunda kesin ve inandırıcı delillerin mevcut olması gerektiği vurgulanmaktadır.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2024 yılında verdiği karar, bu meselede önemli bir örnek teşkil etmektedir. İlgili karar, bir sanığın başka birine tanıdıklık nedeniyle hesap kartını kullandırdığı ve bu sanığın hesaba gelen paradan pay aldığının ispatlanamadığı durumunda, beraat etmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Yargıtay’ın bu kararı, ceza hukuku açısından büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü bu tür istisnai durumlarda, sanığın suçsuz olduğunun kanıtlanması gerektiği anlamına gelmektedir. “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi, bu tür durumların nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair önemli bir rehber sunmaktadır.
Sonuç olarak, yasa dışı bahis çeteleri tarafından mağdur edilen kişilerin durumları, hukuki süreçlerin ve ceza yasalarının dikkatli bir şekilde incelenmesini gerektirmektedir. Avukat Tekışık, Yargıtay kararlarının bu konuda nasıl bir yol gösterici olabileceğini vurgulamaktadır. Toplumun bu tür çevrelerden korunması ve masum insanların haksız yere suçlanmaması adına, gerekli tüm tedbirler alınmalı ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Her birey, yasa dışı faaliyetlere karşı daha bilinçli ve dikkatli olunması gerektiğini anlamalıdır.
1
İzmir Körfezi’nin Temizliği: Eylem Planı Yetersiz!
5615 kez okundu
2
Fidan: Afrika ile İş Birliği İle Geleceği Şekillendiriyoruz
5586 kez okundu
3
Cevdet Yılmaz, İzmir İş Dünyası Buluşması’nda
5585 kez okundu
4
İzmir’de Yaya Üst Geçitleri Hızla Yükseliyor!
5576 kez okundu
5
Köfez Sorunu İçin İzmir’de İşbirliği Çağrısı
5561 kez okundu