0

BEĞENDİM

0

Barınma Krizine Yeni Bir Yaklaşım: Öztürk’ün Kira Düzenlemesi

Öztürk, önerdiği teklifinde kiraların büyük oranda artışlarının engellenmesi amacıyla, kira bedellerinin asgari ücreti aşamayacağını ifade etti. Bu düzenlemenin, özellikle büyükşehirlerde yaşayan birçok vatandaş için kritik bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti. Özellikle büyük şehirlerdeki kira artışlarının fahiş boyutlara ulaştığını belirten Öztürk, milyonlarca insanın uygun fiyatlarla ev bulmakta ve barınma giderlerini karşılamakta zorluk yaşadığını dile getirdi. “Devletin barınma krizine kayıtsız kalma lüksü yoktur. Sosyal hukuk devleti olmak, halkın en temel hakkı olan barınmayı güvence altına almakla başlar,” diyen Öztürk, devletin bu konuda sorumluluğunu vurgulamış oldu.

Teklifin detaylarına bakıldığında, Türk Borçlar Kanunu’na eklenecek bir hüküm dikkat çekiyor. Bu yeni düzenlemeye göre, konut ve çatılı işyeri kiralarının başlangıç bedeli ile yıllık artışları, yürürlükteki net asgari ücreti geçemeyecek. Kiracılar ile ev sahipleri arasındaki anlaşmaların bu sınıra aykırı olması durumunda ise, asgari ücreti aşan kira sözleşmeleri geçersiz sayılacak. Bu durum, kiracıların haklarını koruma altına almayı hedeflerken, aynı zamanda ev sahiplerinin de korunmasını sağlamaktadır.

Öztürk, kiracıların haklarını korumayı önceliklendiren bir düzenleme önerisinde bulunduğunu belirtirken, “Biz kiracıyı da ev sahibini de koruyan, hakkaniyetli bir düzenleme öneriyoruz. Barınma hakkı ekonomik kazançtan üstündür. Piyasanın insafına bırakılmış bir kira düzeni, sosyal çöküşe yol açar,” diye ekledi. Bu ifadeler, hem konut krizinin çözümünü hedefleyen hem de mevcut kira sorununu ele alan kapsamlı bir yaklaşımı temsil ediyor.

Eğer bu teklif yasalaşırsa, milyonlarca kiracı ve ev sahibi arasındaki ilişkilerde köklü bir değişimin gerçekleşmesi bekleniyor. Fahiş kira artışlarının engellenmesi ve barınma hakkının güvence altına alınması, toplumda daha büyük bir memnuniyet sağlayabilir. Barınma hakkının güvence altına alınması ile birlikte yalnızca kiracıların değil, aynı zamanda ev sahiplerinin de olumlu yönde etkileneceği düşünülüyor.

Sonuç olarak, Hasan Öztürk’ün sunduğu teklif, yalnızca ekonomik bir düzenleme değil; aynı zamanda sosyal bir gereklilik olarak görünüyor. Ev sahibi ve kiracıların karşılıklı haklarını gözeten bir sistemin oluşturulması, Türkiye genelindeki barınma krizinin çözümüne yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Yasalaşma sürecinin sonuçları ve olası etkileri, ilerleyen günlerde dikkatle izlenecek bir konu olarak öne çıkmaktadır.