İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Ege Seramik Fabrikası, geçtiğimiz ay tarihlerinin en büyük işçi sağlığı felaketi ile sarsılmıştı. Olay, öğle yemeği sırasında dağıtılan Trileçe tatlısı ile ilişkilendirilen yaklaşık 1000 işçinin hastanelere kaldırılmasıyla sonuçlandı. Bu skandal, fabrika yönetimi olan ROKA Yemekçilik ve firmanın sahibi Adem Özmen üzerinden derin tartışmalara yol açtı.
Olayın Sonrası ve Tepkiler
Fabrika çalışanları, ölümle burun buruna gelmişken ROKA Yemekçilik ve devletin sorumlu kurumları olan Sağlık ve Tarım İl Müdürlüğü, olayla ilgili kamuoyuna herhangi bir açıklamada bulunmadı. Bu durum halk tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Özellikle firmanın sahibi Adem Özmen’in siyasi bağlantıları, olayın üzerinin kapanacağına dair bir algı oluşturdu. İzmirliler “Eğer bu firma herhangi bir küçük yemekçi olsaydı, çoktan kapatılmaz mıydı?” gibi sorularla ROKA Yemekçilik’in korunup korunmadığını sorguladılar.
Suskunluk ve Belirsizlik
Faciadan tam 30 gün geçmesine rağmen, Sağlık İl Müdürlüğü ve Tarım İl Müdürlüğü sessizliğini korudu. Olayla ilgili laboratuvar testleri yapılıp yapılmadığı, zehirlenme ile ilgili hangi raporların hazırlandığı, İzmir ve Manisa hastanelerine resmi olarak kaç hasta müracaat ettiği gibi sorular havada kalmayı sürdürdü. İşçilerin sağlık durumları konusunda kamuoyunun bilgilendirilmemesi ise tepkileri daha da artırdı. Kurumların suskunluğu, sanki işçi dramına sırtlarını dönercesine bir tavır sergiledi.
Adalet ve Vicdan
Binlerce ailenin ocağına ateş düşerken, ROKA Yemekçilik ve Adem Özmen’i koruyan bu sessizlik utanç vericiydi. Olay, basit bir ihmal değil; toplu işçi katliamını anımsatan bir durum olarak değerlendirildi. “Neden hala suskun?” sorusu sıkça dillendirildi. Adem Özmen’in hala siyasi pozisyonunda oturması ve olay sonrası özür borcunun olmadığını düşünmesi, birçok kişi tarafından adaletin sorgulanmasına yol açtı.
Denetimsizliğin ve Siyasi Korumanın Yansımaları
Ege Seramik’te yaşanan bu skandal, yalnızca bir fabrika meselesi olmaktan öteye geçiyor. Bu durum, denetimsizliğin, kurumların sessizliğinin ve siyasi korumanın işçi sağlığı üzerinden nasıl işlemesi gerektiğinin açık bir belgesiydi. Gelecek günlerde benzer bir olayın başka fabrikalarda yaşanması ihtimali ise korkutucu bir gerçek. Eğer yaşanırsa, bunun hesabını kim verecek? Bunlar, toplumun geniş kesimlerinin sorduğu sorular olup, işçilerin hayatının siyasetin kirli hesaplarına mı kurban edildiğini sorgulatan bir durum oluşturuyor.
Özetle, Ege Seramik Fabrikası’ndaki bu trajik olay, işçi sağlığının ihmal edilmesinin sonuçlarını gözler önüne serdi. Sağlık ve Tarım İl Müdürlüğü’nün sessizliği, halkın gözünde bu durumu daha da vahim bir hale getiriyor. Temizeller Gazetesi’nde yer alan Levent Kömür’ün yazısı, bu konuda dikkat çekici bir perspektif sunarak, soruların cevapsız kalmasına ve hala bir adalet arayışının sürmesine zemin hazırlamaktadır.
İzmir Körfezi’nin Temizliği: Eylem Planı Yetersiz!
4696 kez okundu