İzmir’de bir avukattan rüşvet alırken suçüstü yakalanarak tutuklanan İcra Müdür Yardımcısı Yusuf Durğun (27) ve icra katibi Bora Boztaş (26) arasındaki olayların detayları gün yüzüne çıktı. Rüşvet olayının, avukat D.Ç.’den 200 bin TL talep edilmesi ile başladığı iddia ediliyor. Avukat D.Ç. durumu savcılığa bildirmiş ve bunun üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçmiştir. D.Ç., polislerle anlaşarak söz konusu rüşveti verme planı yapmış ve 21 Mayıs’ta İcra Müdür Yardımcısı Durğun ile bir kafede buluşmuştur.
Buluşmada, D.Ç. daha önceden seri numaraları alınmış parayı Durğun’a teslim ederken, polis ekipleri Yusuf Durğun’u suçüstü yakalayarak gözaltına almıştır. İcra katibi Bora Boztaş ise evinde gözaltına alınmıştır. İki şüpheli, adliyeye sevk edilerek tutuklanmışlardır. Bu olay, İzmir Adliyesi’nin icra işleyişinde ciddi bir etki yaratmış ve yargı içerisinde güven sorununa neden olmuştur.
Yakalanan şüphelilerin, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nde verdikleri ifadeler ise olayın seyrini değiştirecek niteliktedir. İcra katibi Bora Boztaş, ifadesinde Durğun’un kendisine rüşveti alma talimatını verdiğini belirtmiş, “Bu işi yapan müdür yardımcısıdır. Korktuğum için bana söylediği şeyleri yaptım. Zaten gözaltına alınmasaydım, sabah savcılığa bu durumu söyleyecektim.” demiştir. Boztaş, hayatında daha önce böyle bir işe imza atmadığını vurgulayıp, üzerine atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmediğini ifade etmiş ve serbest bırakılma talebinde bulunmuştur.
İcra Müdür Yardımcısı Yusuf Durğun ise kendi ifadesinde olayın detaylarına inerek, “Olayın yaşandığı gün dairemde çalışıyordum. D.Ç. isimli bir avukat gelip, satış dosyası olduğunu söyledi. Müvekkilinin yüzde 98 oranında felçli olduğunu, paraya ihtiyaçları bulunduğunu ve işlemin hızlandırılıp hızlandırılamayacağını sordu.” demiştir. Durğun, avukata dosyaya bakamayacaklarını, diğer işler tamamlanmadan sürecin hızlandırılamayacağını belirtmiş, buna rağmen durumun aciliyetinin farkında olduğunu söylemiştir.
Durğun, avukat D.Ç.’ye telefon numarasını vererek Bora ile konuyu görüşebileceğini ilettiğini, sonrasında kendisini arayarak dosyayla ilgili herhangi bir sorun olmadığını iletmek istediğini ancak D.Ç.’ye ulaşılamadığını ifade etmiştir. Durğun, “Kendisinden herhangi bir talebim olmadı. Kesinlikle ‘Para vermezsen bu işi yapmam’ gibi bir ifade kullanmadım.” diyerek suçlamaları reddetmiştir. Bu olayın ortaya çıkmasının ardından, İzmir’deki yargı sürecinin yeniden sorgulanmasına neden olmuştur. Durğun, görevini titizlikle ve kurallara uygun biçimde yerine getirdiğini, böyle bir olayın başına gelmiş olmasından dolayı üzüntü duyduğunu belirterek, serbest bırakılmayı talep etmiştir.
Bu olay, adalet sisteminin işleyişi açısından önemli bir dönüm noktası teşkil ederken, yargıda güven konusunda da ciddi tartışmalar açmıştır. Hem rüşvet alma talebinde bulunanların, hem de bu durumu ihbar edenlerin ifadeleri, devam eden yargılamalar açısından keyifli bir süreç oluşturacaktır.