İzmir Depreminde Vicdan ve Sorumluluk Soruları
2457 okunma

İzmir Depreminde Vicdan ve Sorumluluk Soruları

Temmuz 12, 2025 14:49
İzmir Depreminde Vicdan ve Sorumluluk Soruları
0

BEĞENDİM



Samos Adası Depremi Üzerine Düşünceler

Ege Denizi açıklarında yer alan Samos Adası’ndan 30 Ekim 2020 yılında meydana gelen büyük deprem, henüz zihinlerimizde taze bir yara olarak kalmaya devam ediyor. O gün saatler 14:51’i gösteriyordu. Birçok insan evinde, iş yerinde ya da markette alışveriş yapıyordu. Ancak o an hepimizin ortak bir kaygısı vardı; güvende değildik. Bu şiddetli deprem, İzmir’e uzak olmasına rağmen ağır yıkıma yol açtı. Özellikle Bayraklı ilçesinde onlarca bina yıkılırken, yüzlerce başka bina ise orta, hafif ve ağır hasar gruplarında etkilenmişti. Ne yazık ki bu depremde 117 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilerken, ailelerese sabır diliyoruz.

Şimdi yazımızın önemli kısımlarına geçelim. 30 Ekim 2020 depremi sonrası İzmir’de yaklaşık 5 yıllık bir süreç geçti. Peki, bu süre zarfında neler öğrendik? Olumlu bir yanıt vermek mümkün mü? Bizim derdimiz büyük bir sıfır! Bayraklı, Bornova, Karşıyaka gibi depremden ağır hasar alan ilçelerde dönüşüm bile gerçekleştirilemedi. Görülen maliyetler, bu değişimlerin yapılmasını oldukça zor hale getiriyor. Burada mülk sahiplerinin hiçbir kabahati bulunmuyor; tüm suç, bizi yönetmek için seçtiğimiz kişilere düşüyor.

Bir diğer konu ise vicdan meselesi. Deprem sonrası bazı evlerde hasar meydana gelirken, bu hasarlı yapılar ne durumda? Maalesef ki, para hırsı deprem riskini göz ardı etti. 30 Ekim depreminde binalarında risk bulunan bazı vatandaşlar, doğru bir karar alarak konutlarından çıkmayı seçti. Ancak bu konutların kaderi ne oldu? Evleri riskli olduğu için terk edenler, güvenli konutlarda yaşamaya geçince vicdanlarını da o evde bırakıp, kiraya vermeye başladılar. Daha düşük fiyatlı konutlar, özellikle şehir dışından gelen memur ve öğrenciler için cazip hale geldi. İzmir’in merkezi konumunda bulunan uygun fiyatlı yapılar, birer tabut haline geldiğini kim bilebilirdi?

İnsanlar, riskli bir evin kiraya verilmeyeceğini düşünerek bu durumu kabullenmeye başladı. Ancak mülk sahiplerinin para hırsı, riskli yapıları kiralamaya yönlendirdi. Şimdi merak ediyorsunuzdur; riskli bir yapıda kiracılar, elektrik, su ve doğalgaz bağlatamaz. Ancak insanlar firmalara başvurduklarında, ret yanıtı alsalar bile bunun bir önemi kalmadı. Firmalar, hiçbir şey olmamış gibi bağlantı yapmaktan geri durmadılar. Bu noktada bir soru sormak gerekiyor. Türkiye’de sıkça konuşulan İstanbul depreminden bile daha önce ve yıkıcı bir tehdit olan İzmir depreminin ardından bu evde yaşayanların vebali kimdedir?

Bizim tek işi bu olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İzmir Müdürlüğü nerededir? Depremler sonrası “iki ağıt yakar, ölenleri gömeriz” düşüncesi bize ne kadar daha kayıplar yaşatacak? Artık yeter! Para hırsı, insanların canından daha değerli olmamalıdır. Bankadaki para yerine vicdanların ön planda tutulması gerekmektedir. Son olarak, üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeyen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yerel yönetimlerin acilen harekete geçmeleri gerekmektedir. Aksi halde, sorumluluk sahibi olup da bu yetkileri kullanmayan

En az 10 karakter gerekli