Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik ifadeleri nedeniyle yargılandığı davanın duruşması, 16 Haziran 2023 tarihinde Silivri’deki Marmara Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda gerçekleştirildi. Duruşmada İmamoğlu’nun savunması ve mahkemenin kararları dikkat çekti. Mahkeme heyeti, duruşmayı 16 Temmuz 2025’e erteledi.
Duruşmaya, Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra avukatları, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer de izleyici olarak katıldı. İmamoğlu, bir panel sırasında kullandığı ifadeler sebebiyle “terörle mücadele eden kişileri hedef göstermek”, “hakaret” ve “tehdit” suçlarından yargılanıyordu. Savcı, İmamoğlu hakkında 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep etti. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi gereği kamu görevinden mahrum bırakılması istendi.
Duruşmada İmamoğlu, mahkeme başkanının duruşmaya verdiği 5 dakikalık arada salondan çıkarmak istemesi üzerine sert bir tepki gösterdi. “Çıkmak istemiyorum, zorla götürün beni” diyerek yerine oturan İmamoğlu, durumu protesto etti. Duruşmanın ardından, mahkeme heyeti duruşmayı erteleyerek, ileriki tarihlerde devam edilmesine karar verdi.
İmamoğlu, savunmasında Türkiye’nin kritik bir dönemde bulunduğunu belirterek, savaşların yalnızca toprak değil inançlar ve yönetim biçimleri üzerinden şekillendiğini vurguladı. İnsanlık dramını dile getirirken, “Demokrasinin ve adaletin en güçlü şekilde temsil edildiği bir ülke yaratmalıyız” diyerek, Türkiye’nin güçlü bir adalet sistemine ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
İmamoğlu, konuşmasında, yargının bağımsızlığının ve adaletin sağlanmasının önemine değinirken, mevcut durumu “yargılama değil cezalandırma” olarak değerlendirdi. Yargısal süreçleri eleştirerek, “Biz neden Silivri’deyiz?” diye sordu. Bu soruyu sorarak, Türk yargısının içinde bulunduğu durumu sorguladı ve yargı mensuplarının bağımsızlıklarına dikkat çekti.
Savunmasında, halkın iradesini temsil etmenin ve adil bir yönetim anlayışının gerekliliğine vurgu yaptı. 2023 seçimlerinde 16 milyon insanın desteğini alarak, eşit hizmet ve halkçı anlayışla hareket ettiğini kaydederek, “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” anlayışına karşı mücadele ettiklerini belirtti. İmamoğlu’nun, “Adaletin olmadığı bir memlekette ne yatırım olur, ne huzur olur, ne de gelecek” ifadeleri, adaletin toplum için önemini pekiştirdi.
Duruşma sonrası yaptığı konuşmada, İmamoğlu, demokrasi, adalet ve insan hakları konularında duyduğu kaygıları dile getirirken, geleceğe dair umut dolu bir mesaj vermeye çalıştı. İnsanların kucaklaşması, birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğinin altını çizerek, bu mücadelelerin sadece kendi değil, tüm milletin mücadelesi olduğuna dikkat çekti.
Sonuç olarak, İmamoğlu’nun davası, daha geniş siyasi tartışmaların bir yansıması olarak görülebilir. Adaletin yok sayıldığı bir ortamda, bireylerin bireysel haklarının korunması ihtiyacı her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Ekrem İmamoğlu’nun mücadelesinin sadece kendi özgürlüğü için değil, tüm demokr
İzmir Körfezi’nin Temizliği: Eylem Planı Yetersiz!
3678 kez okundu