İmamoğlu’ndan ‘ahmak davası’ için kritik adım!

0

BEĞENDİM

0

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “ahmak davası” olarak adlandırılan davayla ilgili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne duruşmaya katılma talebinde bulundu. İmamoğlu, hapis cezası ve siyasi yasak istemiyle gündeme gelen davaya dair yaptığı açıklamada, davanın kendisine değil, İstanbul halkının iradesine yönelik bir saldırı olduğunu ifade etti. Bu durumun, seçimle işbaşına gelmiş bir yöne­ti­cinin temsil yetkisini hiçe sayan bir girişim olduğuna dikkat çekti. İmamoğlu, “Bu dava kesinlikle hukuki bir dava değil; siyasi bir davadır. 23 sene önce yasaklara karşı olan iktidar, İstanbul’daki iradesini manipüle ederek, bu davayı kurgulamakta ve siyasi mühendislik yapma peşindedir,” şeklinde konuştu.

İmamoğlu, iktidarın yargıyı kullanarak muhalefeti susturmaya çalıştığını ve bunun, demokrasi tarihinde bir utanç kaynağı olduğunu söyledi. Kendi siyasi kariyeri ve kamu görevlisi olarak yaşadığı baskılara dikkat çeken İmamoğlu, halkın bu süreci adalet duygusuyla takip ettiğini belirtti. İBB Başkanı ayrıca, kendisini destekleyenlerin iradesine saygı göstererek, halkın kendisini nerede görmek istiyorsa orada olacağını ve sürecin cesaretle takip edileceğini ifade etti. İmamoğlu, kendisine yönelik “ahmak” ifadesinin suç olmaması konusunda daha önce Yargıtay kararlarının bulunduğunu vurgulayarak, kamuoyunun bu konudaki görüşlerini paylaştığını söyledi.

İmamoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne sunduğu dilekçede, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtti. Daha önceki duruşma taleplerinin reddedildiğini ifade eden İmamoğlu, 2 yıl 7 ay 15 gün olarak belirlenen hapis cezasının yalnızca kendisini değil, temsil ettiği halkın iradesini de derinden etkileyeceğini dile getirdi. 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerde seçmenlerin iradesini geçersiz kılacak bir ceza ile karşı karşıya olduğunu belirten İmamoğlu, yargı önünde kendini savunabilmenin bir zorunluluk olduğunu vurguladı.

Ayrıca, duruşmaya katılma talebinin kabul edilmesinin, yalnızca kendi haklarının değil, Türk halkının adalet inancının güçlenmesine de katkıda bulunacağına inandığını ifade etti. İmamoğlu, yerel mahkeme aşamasında sunulan uzman görüşlerinin duruşmada dinlenmesinin de önemine dikkat çekti. Bunun yanında, yaptığı açıklamalara dayanarak, yargılamanın adil bir şekilde gerçekleştirilmesini ve halkın güveninin korunmasını istemekteydi.

Sonuç olarak, İmamoğlu’nun sunmuş olduğu dilekçe, adil yargılanma hakkına vurgu yaparken, aynı zamanda Türkiye’deki siyasetin yargı üzerindeki etkilerini tartışmaya açtı. İmamoğlu, halkın verdiği destek ve güven ile yürüttüğü siyasi çalışmalarına devam etmek üzere mahkemeden bu duruşmada kendini savunma hakkının tanınmasını talep etti. Davanın, sadece şahsı değil, aynı zamanda toplumun genelini etkileyecek nitelikte olduğu konusunda kamuoyu arasında oluşan görüşler doğrultusunda, adaletin yerini bulacağını umduğunu belirtti.