Gezi Direnişi’nde Ayşe Barım’a Yeniden Tutuklama!

0

BEĞENDİM

0

Gezi Direnişi ve Ayşe Barım’ın Tutuklama Süreci

Gezi Direnişi’ne katıldığı gerekçesiyle “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 8 ay hapiste kalan menajer Ayşe Barım, ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı ile tahliye edilmişti. Ancak, bu süreçte İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın tahliye kararına itiraz başvurusunu reddettikten sonra dosyayı üst mahkeme olan 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Üst mahkeme, dosyayı inceledikten sonra itirazı haklı bularak Barım’ın yeniden tutuklanmasına hükmetti.

Politik Tepkiler ve Tepkilerin Arka Planı

Kararın ardından, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)‘li milletvekilleri duruma sert bir şekilde tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Barım ile sadece üç saat önce görüntülü konuştuğunu belirterek sağlık sorunlarına özel vurgu yaptı. Başarır, bu durumun “utanmaz sıkılmaz arsız insanlar” tarafından gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Bu yaptıklarınızın hesabını mutlaka vereceksiniz!” şeklinde sert sözler sarf etti.

Bir diğer CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise, Ayşe Barım’ın 250 günden fazla bir süre hukuksuz biçimde tutuklu kaldığını belirterek yeniden tutuklanmasının düşündürücü olduğunu dile getirdi. Barım’ın sağlık durumunun ciddi olduğunu ve 32 kilo kaybettiğini vurgulayan Emir, “Niyetiniz ne? Ayşe Barım’ı içeride öldürmek mi istiyorsunuz?” diyerek, hükûmetin korkularını sorguladı.

Hukuk Güvencesinin Sarsılması ve Yapılan Eleştiriler

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer yaptığı paylaşımda, Barım’a yapılan muamelenin bir zulüm ve işkence olduğunu ifade etti. Taşcıer, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının, hukuk devletinin temel ilkelerine aykırı olduğunu belirterek, bireylerin geleceği hakkında duyduğu kaygının hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığını ifade etti. “Tutuklama, hukuken yalnızca bir tedbirdir; ancak bugün gördük ki fiilen bir cezalandırma aracına dönüştürülmüştür” şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci de duruma bir başka açıdan yaklaşarak, Barım’ın evinde olmasına sadece bir gün tahammül edilebildiğini dile getirdi. Çiftci, sağlık sorunları olan Barım’a ağır adli kontrol tedbirlerinin uygulandığını hatırlatarak, tanık beyanlarına rağmen yeniden tutuklama kararının verilmesinin, Barım’ın özgürlüğünü iktidarın ajandasına kurban ettiğini belirtti. Bu yorumlar, Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü konusundaki tartışmayı derinleştirmektedir.

Sonuç olarak, Ayşe Barım’ın durumu, sadece bir birey üzerinden yürütülen politik bir mücadele değil, aynı zamanda Türkiye’deki yargı sisteminin ve hukuk güvenliğinin sorgulanmasına neden olan bir olayı temsil ediyor. Bu durum, mevcut siyasi iktidarın kararlarının bireyler üzerindeki etkilerini ve sosyal adalet arayışını yeniden gözler önüne seriyor.