Endometriozisin, kadın sağlığını olumsuz etkileyen ve birçok farklı hastalıkla birlikte görülebilen bir durum olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erkut Attar, bu hastalığın sıklıkla iltihaplı kolon sendromu, huzursuz bağırsak sendromu, kas iskelet sistemi ağrıları, ağrılı mesane sendromu, migren gibi eşlik eden farklı hastalıklar ile bağlantılı olduğunu ifade etti. Ayrıca endometriozis hastalarında depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları gibi psikolojik sorunların da görülebildiğini belirtmiştir. Bununla birlikte, hastalığın belirli kanser türleri ile de ilişkili olduğu konusunda önemli bulgular bulunmaktadır.
Prof. Dr. Attar, endometriozisin rahim içinde olması gereken dokunun, rahim dışında farklı organlara yerleşerek büyümesiyle oluştuğunu vurguladı. Bu durumun en sık olarak karın, kasık ve adet ağrıları ile kendini gösterdiğini ve zamanla kronikleştiğini belirtti. Endometriozis hastalarının %30’unun kısırlık yaşadığına dikkat çeken Attar, bu durumun çoğu zaman hastaların doktora başvurmasına neden olduğunu ifade etti.
Ergenlik dönemindeki kızların yaşadığı şiddetli adet ağrılarının genelde ‘evlenince geçer’ şeklinde basite indirgenmesinin yanlış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erkut Attar, bu durumun ciddiye alınması gerektiğini ve doktora gitmekten çekinilmemesi gerektiğini belirtti. Bu tür ağrılar okuldan veya işten geri kalmaya neden oluyorsa, mutlaka bir uzman görüşü alınmalıdır.
Endometriozis, kadınların yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen karmaşık bir durumdur. Prof. Dr. Attar, bu hastalığın yalnızca pelvik ağrılar ve üreme sorunları ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda migren, ağrılı mesane sendromu (interstisyel sistit), huzursuz bağırsak sendromu (IBS) gibi eşlik eden hastalıklarla bir sendrom haline dönüştüğünü ifade etti. Bu durum, hem fiziksel hem de psikolojik sağlık üzerinde derin izler bırakabilir. Bu hastalıkların nasıl bir ilişki içerisinde olduğu net olarak bilinemese de, birinin diğeri üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Bunun anlayabilmek için multidisipliner bir yaklaşım gereklidir.
Endometriozis ile birlikte sıkça görülen interstisyel sistit veya mesane ağrısı sendromunun ise ‘şeytan ikizler’ olarak adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Attar, mesane ağrısı sendromu olan hastaların %60’ının aynı zamanda endometriozisten muzdarip olduğunu, bu durumun kadınların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilediğini söyledi.
Endometriozisin erken tedavi edilmemesi durumunda eşlik eden hastalıkların artabileceğini vurgulayan Attar, adet gördükten sonra şiddetli ağrılarla karşılaşan genç kızların bu durumun araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Aksi takdirde hastalık ilerleyerek yumurtalıklara zarar verebilir ve kistler oluşturabilir. Bu kistler, hem kendileri hem de oluşturdukları biyokimyasallar nedeniyle yumurtalık kapasitesinde düşmeye neden olabilir.
Özellikle yumurtalık kanseri ile bağlantılı olduğu bilinen endometriozis, meme, mide ve bağırsak kanserleri ile de ilişkilendirilse de bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Dolayısıyla, erken teşhis riskleri azaltma konusunda kritik öneme sahip olduğu için kadınların düzenli sağlık kontrolleri yapmaları büyük önem taşımaktadır.
Son olarak, Prof