0

BEĞENDİM

0

TÜİK, 2025 Yılı İkinci Çeyrek GSYH Sonuçlarını Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılının ikinci çeyreğine (Nisan-Haziran dönemi) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını duyurdu. Açıklanan verilere göre, GSYH 2025 yılı ikinci çeyrek ilk tahmini zincirlenmiş hacim endeksi olarak, geçtiğimiz yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4,8 oranında bir artış göstermiştir. Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 43,7’lik bir artışla 14 trilyon 578 milyar 556 milyon liraya ulaşmıştır.

GSYH’nin ikinci çeyrek değeri, cari fiyatlarla ABD doları bazında ise 377 milyar 622 milyon olarak ortaya çıkmıştır. Bu rakamlar, Türkiye ekonomisinin büyümesi için olumlu bir sinyal olarak değerlendirilmektedir. Ancak, bu büyümenin arka planındaki sektörlerin performansı da dikkat çekicidir.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, yılın ikinci çeyreğinde geçmiş yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak inşaat sektörü toplam katma değerinde yüzde 10,9, bilgi ve iletişim faaliyetlerinde yüzde 7,1, sanayi sektöründe yüzde 6,1, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 5,6 oranında artış kaydedilmiştir. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 5,4, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar ise yüzde 3 oranında artarken, finans ve sigorta faaliyetlerinde yüzde 2,6, gayrimenkul faaliyetlerinde yine yüzde 2,6 ve diğer hizmet faaliyetlerinde yüzde 2,1 artış gözlemlenmiştir.

Ancak, bazı sektörler olumsuz bir performans sergilemiştir. Tarım sektörü yüzde 3,5 oranında; kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri ise yüzde 1,2 azalma göstermiştir. Bu veriler, Türkiye’nin ekonomik yapısının farklı alanlarındaki dalgalanmaları ve zorlukları da ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi 2025 yılının ikinci çeyreğinde genel olarak büyüme göstermiştir. Ancak sektörler arasındaki farklılıklar ve bazı alanlardaki daralmalar, ekonomi yönetimini dikkatli olmaya ve şu anki gelişmeleri takip etmeye teşvik etmektedir. Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği için özellikle zayıf sektörlere yönelik stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir. İleriye dönük olarak, bu veriler, Türkiye’nin ekonomik alandaki potansiyelini ve karşılaşabileceği zorlukları anlamak adına önemli bir referans noktası olacaktır.