Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, 21 Mayıs’ta Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelerinin seçimini gerçekleştirdi. Bu seçimde Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel, Seyfi Han, Cengiz Aydemir ve Alişan Tiryaki, HSK üyesi olarak belirlenmiştir. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu seçimlerin usule ve esasa aykırı olduğunu savunarak durumu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
CHP, TBMM Genel Kurulu’nun bu yaptırımının iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’nde başvuruda bulundu. Başvurunun gerekçesi, HSK üyesi seçimlerinin hukuka aykırı olduğuydu. Anayasa Mahkemesi, CHP’nin bu itirazını incelemeye aldı; ancak yapılan ilk değerlendirme sonucunda, başvurunun “görevsizlik” sebebiyle reddedilmesine karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, CHP’nin başvurusunun ilk incelemesi sırasında ilginç bir oylamaya da imza attı. Yapılan oylamada, 11 üye itirazın reddedilmesi yönünde oy kullanırken, sadece 4 üye itirazın kabul edilmesi gerektiğini savundu. Bu sonuç, mahkeme içerisinde yaşanan farklı görüşlerin ve yargı sürecinin dinamiklerini açıkça göstermektedir.
Mahkemenin “görevsizlik” kararı, CHP’nin HSK seçimlerine yönelik itiraz sürecinin nasıl bir seyir izleyeceği açısından önemlidir. Anayasa Mahkemesi, yürütme organı tarafından gerçekleştirilen seçimlerin denetimi konusunda belirli bir sınır koymuş olabilir. Bu durum, Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı üzerinde çeşitli tartışmalara neden olabilecek bir tabloyu beraberinde getiriyor.
CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığı HSK seçimlerine yönelik itirazı, genel olarak Türkiye’nin siyasi yapısı ve yasama-yürütme-yargı arasındaki ilişkiler üzerine yeniden bir inceleme yapma ihtiyacını doğuruyor. Anayasa Mahkemesi’nin bu tür başvuruları ne derece kabul edip etmeyeceği, gelecekteki yargı kararları ve yasaların uygulanması açısından oldukça kritik bir öneme sahip. Bu bağlamda, HSK’nın seçim süreçlerinin hukuksal boyutlarının etraflıca değerlendirilmesi gerektiği aşikardır.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi’nin “görevsizlik” kararının, mahkeme eleştirileri ve kamuoyundaki tartışmaları nasıl etkileyeceği merakla beklenmektedir. Ayrıca, bu süreçte siyasi partilerin ve özellikle muhalefetin yargı üzerindeki etkisi ve yargının bağımsızlığı konularındaki endişelerin ne şekilde ele alınacağı da dikkatle izlenecek bir diğer önemli meseledir.
İzmir Körfezi’nin Temizliği: Eylem Planı Yetersiz!
4112 kez okundu