Burdur’da ikamet eden 32 yaşındaki Ş.A., boşanma aşamasındaki eşi F.A.’yı görüntülü arayarak 3 yaşındaki oğlunun boğazına ekmek bıçağı dayamış, bu olay sonrasında geniş bir yankı uyandırmıştır. Ş.A.’nın eylemi, yalnızca boşanma sürecinin stresli bir döneminden kaynaklanmayan, aynı zamanda çocuk güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden bir durum olmuştur. Elde edilen bilgilere göre, Ş.A. polis sorgusunda, bu korkutucu videonun “eski” olduğunu iddia ederek suçlamaları reddetmiştir.
Ş.A., emniyet birimlerine verdiği ifadede, olayla ilgili çeşitli savunmalarda bulunarak, videonun güncel olmadığını ileri sürmüştür. Bu ifadeleri ile olayın ciddiyetini küçümsemekte olduğu dikkat çekmiştir. Hazırlanan raporlar sonrasında Ş.A., adliyeye sevk edilmiştir. Burada basın mensuplarına “Ben kimseye bir şey yapmadım” diyerek kendini savunmuştur. Ancak bu sözler, toplumda büyük bir tepkiyle karşılanmıştır.
Olayın ardından Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 3 yaşındaki B.A. ve 7 yaşındaki Y.C.A.’nın güvenliğini sağlamak için harekete geçmiştir. B.A., silahlı tehdide maruz kaldığı için Karşıyaka Çocuk Yurdu’nda koruma altına alınmıştır. İki çocuğun da aynı şekilde zarar görmemesi ve psikolojik olarak desteklenmesi amacıyla devlet kurumu tarafından gerekli işlemler yapılmıştır. Bu durum, çocukların güvenliği açısından son derece önemli bir adım olmuştur.
Emniyetteki işlemleri tamamlanan baba Ş.A., adliyeye sevk edildikten sonra silahla tehdit suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Bu karar, hem olayın ciddiyetini göstermekte hem de toplumda benzer olayların önlenmesine yönelik bir mesaj niteliği taşımaktadır. Ş.A.’nın tutuklanması, şiddet ve tehdit vakalarına karşı verilen hukuksal tepkilerin güçlendirilmesi açısından önemlidir.
Olay, İzmir’de gerçekleşen bir görüntülü arama sırasında meydana gelmiştir. Ş.A., boşanma aşamasındaki eşi F.A.’ya tehditler savurmuş ve bu esnada çocuğunun boğazına ekmek bıçağı dayamıştır. Ş.A., bu tehditler esnasında, “Mahkeme günü seni öldüreceğim” diyerek eşini korkutmaya çalışmıştır. Stresli ve tehlikeli bir anı yansıtan görüntüler, çocuğun korkmuş hali ve ağlamalarıyla birlikte sosyal medyada büyük bir infial yaratmıştır. İzleyiciler, bu durumun yalnızca bir aile içi sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Sonuç olarak, bu olay, boşanma süreçlerinde yaşanan psikolojik baskının ve bunun sonucunda çocukların maruz kaldığı tehlikelerin ne denli ciddi olduğuna dikkat çekmektedir. Hem mahkemeler hem de sosyal hizmetler, benzer durumların önlenmesi için yeterli önlemleri almalıdır. Devletin, çocuk güvenliğini sağlama konusundaki hassasiyeti ve hızlı müdahale kabiliyeti, bu tür olayların önleyici tedbirlerle azaltılmasına yardımcı olabilir.